AKIN ELDES

6 Nisan 2011


-yine antalya ya geldim..bu bölgede turizm şu sıralar oldukça yoğun..geçen turumda(1 hafta evvel )alanya dan antalya ya doğru  tur otobüsü ile giderken serik civarında durduğumuz kırmızı ışıkta, önümde 6 ardımda ise 5 tur otobüsü saydım..

artık istanbuldan pek uzaklaşmak istemiyorum.günlük turlar yapayım.kendimi daha çok müziğe vereyim..şimdilik hayal ediyorum:-)

-geçen turdan sonra bel fıtığım beni zorladığı için mart sonu almam gereken turu alamadım.evde dinlendim.bu arada bir de başımdan bal zehirlenmesi geçti(1 nisan şakası gibi..).şebnem zorla beni hastahaneye götürdü.tansiyonum 4-2 ye,nabzım ise 30 düşmüş..doktorlar şebnem e, bir kaç dakika daha gecikseydiniz yapacak bir şeyimiz kalmazdı demişler..her an her şey değişebiliyor işte..dolayısı ile 1 nisan dan sonrasını, meleğim şebnem sayesinde,bana sunulmuş bir hediye olarak algılıyorum..

-dün hastahaneye babam ile gittim.kardiyoloji bölümüne,kontrol için..asansörde babama:’yahu bu bölüm için genelde tersi olur.halbuki ÅŸimdi hasta ben,refakatçi sen..’ deyince, arkamızda duran-ve anlaşılan kulak misafiri olmuÅŸ olan-görevli,bize inanmadığını belirtti:-)

-geçen gün akıncan ile  tv de bir film izledik.adı ‘shooting the dogs’ du sanırım.2005 de çekilmiÅŸ.94 de ruanda da yaÅŸanan kanlı olaylar üzerine yapılmış bir film..bu konu ile ilgili izlediÄŸim ilk film aslında..etkilendim.ama bazı yerlerine de dayanamadığım için bakamadım.aslında asabım da bozuldu..film neticede,bazı ‘ medeni ‘ ülkelerin uyguladıkları,hali hazırda da zaten görünen,çifte standart politikaları oldukça güzel aktarıyor..bu arada tv de(dijitürk de olsa..) böyle bir film izleyebiliyor olmam da bence ayrı bir konu.. (ilk düşünce soru iÅŸareti tabii,ama neticede iyi..)

– siyah stratıma arada bir dokunuyorum..manyetikleri çok gürültülü.acaba yerine ne taksam diye düşünüyorum.bu arada dikkatimi çekti.üstündeki çıkartmada ‘akkuyu çernobil olmasın’ yazıyor.acaba ne zaman yapıştırmışımdır,98?99? :-(

-akıncan 4 nisan da gündüz eric clapton un wonderful tonight parçasının melodisini çalmaya çalıştı.akşama doğru ben akorlar ile eşlik ettim,o da üstüne çalıştığı melodiyi çaldı.sonra aynı akorlar üzerine bir doğaçlama yapmasını istedim.elbette ilk defa böyle bir bakış açısı ile çalmaya çalıştığı için beceremedikleri çok idi.ama neticede yaptıkları özgündü,epey hoşuma gitti..

-yemeklerde salatayı genel de ben ile ÅŸebnem -hatta bu yüzden aramızda bazen, sen daha çok yedin,bana bırakmadın tartışması da olmuÅŸtur-yeriz.çocuklarımız ise salatayı pek sevmezler, azıcık yerler..ama 4 nisan akÅŸamı yemekte neden ve nasıl olduÄŸunu anlamadım ama herkes ortadaki salataya  çalakaşık daldı… oh be:-)

minik kerem,geçenlerde 4 tabak yemek yemiştim,onu da yaz diyor:-)) 

-halam dün beni tel ile aradı.geçmiÅŸ olsun demek için.. ÅŸu sıralar kendi saÄŸlığı ve morali bozuk..(aslında haksız deÄŸil,84 yaşında ve yaklaşık 10 senedir felçli,yatıyor..)kaparken ;’dün geldik,bugün gidiyoruz.ÅŸen olasın halep’dedi..canım sıkıldı..umarım morali düzelir..

aklıma ÅŸimdi 7-8 ay evvel beyoÄŸlu da saat tamircisi ile yaptığım sohbet geldi.belki de buraya zaten iliÅŸtirmiÅŸimdir,hatırlamıyorum ÅŸimdi.saatimi tamir ettirirken adam,babasının enteresan-nazi kamplarında asker olmaya kadar uzanan- hayat hikayesini anlatmıştı.son zamanlarında ise,oÄŸlu olarak yolunu aydınlatabilecek,engin hayat tecrübesinin süzgecinden geçmiÅŸ bir kaç özlü söz veya nasihat rica etmiÅŸ.bunun üzerine babası ona :’bir varmıış,bir yokmuÅŸ’ demiÅŸ..

ama saat tamircisi bunları neden anlatmıştı,şu an hatırlayamıyorum..zaman kavramı ile ilgilidir mutlaka..

işte böyle..