Daha evvel yazmak istedim.ama bir türlü beceremedim:-)buraya iliştirmek istediklerimin çoğunu unutmuş durumdayım..
-bir kaç gün önce(18 inde) Brüksel de Pinhani konseri vardı.benim vize sorunu son anda çözüldü ve ekibe dahil olabildim.avrupa da süren olumsuz hava şartlarına rağmen sorunsuz gidip dönebildik(o sıralarda ingiltere,fransa ve almanya da-ve hatta 26-27 si itibarı ile brüksel bağlantılı-uçak seferleri iptal oldu..)bir radyo röportajı nedeni ile konserden 1 gün evvel gittiğimiz için biraz da olsa şehri gezebildik.ünlü leon restoranında midye yedik.yine meşhur leonidas dan çikolata aldık.mihmandarlarımız Şükrü ve Ömer sayesinde süper biralar ile tanıştık.’westmalle’ çok hoşuma gitti.yüzde 9 luk alkol oranı ile biraz sert..aşk acısı çeken üniversite öğrencileri için sarhoş olmanın en hesaplı yolu imiş:-)Zeynep in içtiği-adını şimdi unutmuş olduğum-vişne sulu bira da enteresan idi..
Brüksel mimari açıdan oldukça enteresan bir şehir..gökdelenleri daha fazla vardır diye düşünmüştüm.göremeyince şaşırdım.uluslararası meşhur(mc donalds,burger king,starbucks,zara vs.)markaların pek olmaması da dikkatimi çekti.bir de yaşayan nüfusun önemli bir bölümünün flamanca ve fransızca konuşması,dolayısı ile hollanda ve fransa kökenli oluşu,içimde belçika tarihini ilk fırsatta inceleme isteği doğurdu:-) dönüşte uçakta Cüneyt Duru ile tesadüfen denk düştük ve bol bol sohbet ettik.Cüneyt de yaklaşık 35 yıldır klasik gitar çaldığı için ona,enstrümanında yıllar geçtikçe oluşan bir ton değişimi tesbit edip etmediğini sordum.o da yaklaşık 15 yıldan sonra gitarının sesinin güzelleştiğini söyledi.bu enteresan konuyu,enstrüman yapım okullarının yıllarca sürecek olan bilimsel bir deney yaparak böyle bir değişimin ( var ise,ve ne yönde..) tanımlayabileceklerini,deneyi aramızda tarifleyerek hoş bir şekilde bitirdik.bir kaç gitarım olduğu için hissettiğim bir duygu var;eğer bir gitar uzun bir süre çalınmaz ise küsüyor gibime geliyor.ve dolayısı ile o sıcaklığı yakalamak için bence yine bir süre o gitarı çalmak gerekiyor.şimdi yazarken komik geldi,ama hissettiğim gerçekten bu..
-evin salonunda bir süredir akıncan ile bir nevi köşe kapmaca oynuyoruz.kanepede(bu,evimizde bir statü sembolü gibi oldu,şebnem sinir oluyor..) gitarlarımız duruyor(kerem de geri kalmamak için oyuncak gitarını koydu..).ben çalmadığım zaman o gitar çalışıyor.ben çaldığım zaman,o klavyenin başına geçiyor..ne güzel..dün,bu oyuna kerem de klavyenin başına geçerek katıldı.saçma akorlar ile ritmik sesler bastı.baba bak piyanoya’çizkek yiyelim’ dedirtiyorum dedi.kulak verdim,hakikaten benzetiyor:-)
-yine komik bir starbucks anısı..bu sefer izmir de oldu.sipariş ettiğim kahvenin hazırlanmasını bekliyor iken,kasiyer tezgahtara:’özenli ol,kime servis yaptığının farkında mısın’ anlamında hafif sulu bir cümle söyledi.ama tezgahtarın cevabı,durumu bence hoş bir parodiye dönüştürdü;’sen,benim kulağım yok mu demek istiyorsun?’
-bir süredir kerem i gitar çalarak uyutuyorum.sanırım faydası oluyor.normalde uykuya dalması 1-1.5 saati buluyordu.3 gecedir maksimum 20-30 dk da uyuyor..akıncanı uyuturken kitap (aklıma geldi.akıncan ı,çocukluk zordur diye erkenden yatağa yolladığımda,babalık da zordur diye cevap vermiş,uykudan önce ona kitap okumamı istediğini bu şekilde dile getirmişti..etkilenmiştim..)okurdum.bu nedenle kerem e bir şey yapmıyorum diye suçluluk hissediyordum.bu çözümü bulduğum iyi oldu.üstelik yeni bestelerimi çalışıyor oluyorum..
-dün sabah bakkaldan ekmek alırken tv de bir haber gözüme ilişti.hindi piyasası durgunmuş.satıcılar memnun değilmiş..küçüklüğümden,yılbaşında akrabaların bir araya gelmesi münasebeti ile yemeklerin daha kapsamlı olduğunu ve dolayısı ile sofrada güzel bir et veya tavuk yemeğinin mutlaka bulunmuş olduğunu hatırlıyorum.ama hindi yemeğinin ne zamandan beri bu denli adet haline geldiğini çıkaramadım..
-23 ünde gitarkafe de çaldım.sinan cem eroğlu-kaval ve sinan kaynakçı-perküsyon,ben de naylon telli gitar..çok iyi geçti.seyirci katılımı yüksek idi.ilgi ile dinlediler.3 kere bis yaptılar..mutlu oldum.ayrıca orada sevgili tanju ile vermiş olduğumuz konserleri(2008 ocak ve haziran da)hatırlayarak hüzünlendim:-(
-bu aralar uyku düzenim şaştı.geceleri uyuyamıyorum.gündüzleri de 2-3 e kadar uyuyorum.6-7 gibi ancak kendime geliyorum.düzenli(gece 11-sabah 6) uykuyu seven biri olarak bu durumdan hiç hoşlanmıyorum.yakın zamanda geçer umarım..
işte böyle..
:-)