tatilimizin son günü..bodrum karaincir de çok sevimli bir evde 1 ay boyunca kaldık..ilk 10 gün istanbul dan daha sıcak,ama buna karşılık nem çok daha az idi.geceleri uyumakta zorlandım.ilk bir kaç geceyi ailece evin terasında geçirdik.yere yatıp gökyüzünü seyrederek uyumaya çalıştık.yıldızlar ve ay çok güzel görünüyordu.bence en güzel televizyon bu..güneş doğmadan az önce ufukta seyrettiğim kırmızı ve lacivertin değişen tonlarının yanında ise en yüksek kalite renkli televizyon solda sıfır..
-gökyüzünde kayan yıldız görmek şebnem e nasip oldu.bir gece kayan yıldız beklerken,o sıralar gazetede okumuş olduğum 2150 yılında(tarihi tam hatırlamıyorum,ama böyle uzak bir zaman..)dünyaya çarpması beklenen büyük göktaşından bahsettiğimde kerem epey endişelenerek,dünyaya ne olur,bize ne olur gibi sorular sordu.o tarihte hiç birimizin hayatta olmayacağını söyleyerek gecenin büyüsünü bozmak istemedim,ama yıllar önce seyretmiş olduğum bir bruce willis filminin(bir meteoru çarpmadan az evvel patlatarak dünyayı son anda kurtarıyorlar..)dvd sini evde ilk fırsatta seyrettireceğime söz verdim..
-bodrum a gelirken yolda(balıkesir e gelmeden az evvel)benim hatam yüzünden az kalsın feci bir kaza geçiriyorduk.hala düşündükçe kötü oluyorum..meleklerin bizi koruduğunu düşünüyorum.aslında kazadan şebnem in uyarısı sayesinde kurtulduk,dolayısı ile meleğim-iz- aslında şebnem idi..
-ağustos sonu 3 günlüğüne istanbul a geldim.ingilizce şehir turları vardı.bu turları ingilizcemi geliştirmek için iyi bir fırsat olarak görüyorum.
2.günün akşamı cenk akyol ile buluştum.açık radyo da güzel bir program yaptık.cenk den roll dergisinin tekrar ve yeni bir adla(1+1) yayınlandığını öğrendiğimde çok sevindim.hemen satın aldım ve üst üste 2 kere okudum.özlemişim..
3.akşam izmir e uçtum.çiğli de pinhani konseri vardı.konserden önce salaş bir yerde (çiğli belediyesinin-tren yolundan öbür tarafa geçince-yaklaşık karşısı ve adı yanlış hatırlamıyorsam ‘orkide’)süper bir kelle paça çorbası(et suyuna yapılmış,meğer izmir de böyle yapılırmış,bilmiyordum..),süper mezeler,peynir ve zeytinyağı yedim.
-bodrum civarında-şimdilik-keşfedebildiğimiz en güzel zeytinyağını gümüşlük de bir bakkaldan satın aldım.markasız..pet şişelerde satılıyor.öyle leziz ki,akıncan ve kerem bile ekmek banıp yediler..
sanırım sadece ege bölgesinde satılıyor,’sakıpağa’ marka yoğurt,bana çocukluğumda yediğim yoğurtların tadını anımsattı.istanbul da olmamasına hayıflandım.
ilk günlerde satın aldığımız 3 karpuz da kelek çıkınca bir daha almaya yanaşmadık.böylece akşamları sadece karpuz ve peynir yiyerek rejim yapma planım suya düşmüş oldu..
-bitez dondurmacısı bir çok yere şube açmış..sadece 1 kere dondurma yedik.
-yaz bitiyor.bence daha doğrusu kırım kongo ve yeni öğrendiğim nil virüsü tehlikesi mevsimini yavaş yavaş terkediyor ve domuz ve kuş gribi tehlikesi mevsimine giriyoruz..küresel ısınmanın garip ve olumsuz etkileri ise her mevsim geçerli..
-umarım yarın yolculuğumuz sorunsuz geçer..